Hatice Ener Konya`da doğmuştur.Konya Kulu`da ortaokulu bitirdi.Ankara Lisesi 1.yılı bitirdi, sömestr döneminde rahatsızlandığı(Şeker Hastalığı) için okula devam edemedi ve okula devam edememesi yapacağı şeylerin bitişi olarak gördü.Fakat azimliydi pes etmek ona göre değildi.1989 yılında Nevşehir Lisesi 2 ve 3. sınıfını dışardan bitirdi,2013 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Lisans Açıköğretime girdi dördüncü döneme başlamadan bıraktı.1990 yılından beri Avusturyada yaşamaktadır. Teknoloji ve bilime ilgisinden dolayı 2003 yılında ECDL Computer ehliyetini yapmıştır.Bütün zamanları toplum inceleme ve yazmakla doludur.Kalabalıktan ve kargaşadan uzak gitmiştir onun için zaman kaybıydı.Ve kalabalık kalabalıklar sürü olmuş ve olmaktan bihaber kalabalıklar. Kalabalıkların konusu belki yaşam mücadelesidir ötesi kapitalizm ve faşizm tarafından oluşturulmuş yaşam mücadelesidir.
Ve insan her zaman aldanır aldatılır bu yaşam mücadelesinde, bilerek bilmeyerek.Oysa dünya doğum ve ölüm arasındaki doğanın bahşettigi bütün güzelliği ve nimetiyle yaşanılası bir hayattır.Ve bu hayat ve bu yaşam bütünüyle en son küresel adı verilerek insanlığa dayatıldığı gerçekliğini savunmuştur.Yalan hırs kin kendisine aykırı olduğu için yalnızlığıyla kolkola gezmiştir hayatı boyunca.Asidir isyankardır farkındadır, insan hayatının %70 nin insanın kendi istemi dışında oluşturulduğuna.*Kavgaysa en büyük Kavga aşk ise en büyük Aşk hayat ilkesi olmuştur.
Edebiyat
İlk şiirini 1979 da
yazdı.Hayatı boyunca insanları incelemesi, insan hareket davranış
değişim dönüşümünün etkisi, ilk şiiri dahil bütün
yazılarında belirgindir.
Kadının toplumdaki yerini
çocuk yaşlarda farketmesi, Yazı Şiir dilindeki isyanın özgürlük
ve gerçekliğinin yaşamdan ibaret olduğu düşüncesi bir çok
şiirinde yazilarinda belirgindir.İnsanın yaşama olan aldanışını
aldatılışını, bu aldanışla iyi ve kötünün icratcısınında
yine insanın kendisi olduğu yazılarında belirgindir.
Şiirde
hece ve ölçüden uzak gitmiştir,hece ve ölçünün duygu his
estetik ses ve ahengin şiirde kalıplaştırdığına inanmıştır.
Hece şiirini,yürüyen bir insana adımlarını sayarak yürü diye
dayatılmasını, şiirdeki hecenin aynı manada olduğunu
savunmuştur.Ayrıca imgeninde okuyucunun, şiirdeki temaya
ulaşmasında bir engel olduğuna inanır tabiki imgede 20.Yüzyıl
dehası Nazım Hikmet şiirini bu düşüncesinin dışında
tutmuştur. İçinde insan olmayan şiirin, kelime yığınından
ibaret olduğuna inanır.
Ne yazık ki bugün Türk şiirinin
hakettiği yerde olmadığına inanır.Türk şiirinde 2.yeniden
sonra şiirin duygu ruh estetik ses ahenk ve manadan yoksun olduğu
düşüncesindedir.
2.yeni toplumdan uzaktır.Bunu toplumların
postmodernite çağ atlama aşamasında, önce insanda sonra şiirde
duygu his estetiğin dezenformasyona uğradığını
savunmuştur.
Hatice Ener`in yazıları şiiri bireye
değil Dünya hitablıdır kozmiktir.şiirinde dünyayla hasbihaldir
bu bütün şiir ve yazılarında belirgindir.Haksız
eleştirilerde,kozmik şiiri bir zümre bir toplumla isimlendirmek
ahmaklığın handikapı olarak görmüştür.
1988 yılında
yazdığı ilk şiirlerinden 'SEN NESIN' şiiri evrenselliğin
açıklayıcı bir örneğidir.
Sen Nesin
Ey insan sen nesin biliyormusun
Haberin varmı kendinden
Sen
Bazan ahmak ukala olabilen bir robot
Sen
Dünyanın
her olayını her hareketini içine alsada
Seni yine aşamayan
bir bilgisayar
Sen
Vidasını sık istediğini yap
Önüne
geçsen kıyıp doğrar
Vidasını gevşet sana muhtaç bir
makinasın
Estağfurullah
Sana robot bilgisayar makinasın
demedim
Demek‘ki herbirinden bir parça var sende
Sen
bir dahisin ey insan
Dünya büyüklügünde bir tarlasın
Bu
tarlada insanlık sevgi yetiştirmeyi unutma
Hatice
Ener
28-04-1988
Metafer
*-İnsanlığı uzakta aramana gerek yok çok yakınında hatta görmek istersen içinde.
*Terörün olduğu yerde kimse özgürlük insan hakları human right demesin, inkar etmekten çok kendisini ihbar eder !
*Faşizmde kardeşlik yoktur çıkar menfaat kardeşliği vardır
*İnsanı çok iyi tanıyorum tabi'ki insanda beni tanımalıydı
*Bütün kapılar kapanmadan önce açıktır,bütün kapılar açılmadan önce kapalıdır. Bütün kapılar hayat boyunca ne kapalıdır ne'de açıktır sen olduğun için(aykırı, zıt , karşıt yani paradoks.paradoks olsun olmasın paradokstan çok bir ide var, önemlisi bu ide’yi bulmaktır. Kapalı kapı açılır açık kapı kapatılır.Burda bewegung (hareket)vardır, herşey bu harekete hareketin düşünmenin bağlı olduğu insandadır.Hareket etmezse düşünmezse hiçbirşey olmayacaktır.
*İnanç aşk edeble, vicdan insanlıkla, gemileri yaka yaka, sahte ve yalandan ibaret
bütün limanlarınızı çürüttüm
*Doğal seleksiyonu bozmak bilim değildir
*Susmak ilimdir,haksızlığa hırsızlığa vicdansızlığa yalana haykırmak bilimdir
*Savaş isteyen ülke liderleri,sizler savaşın! ölüme gönderdiğiniz gençler sizleri izlesin
* Özgürlük insanın kendisi olmasıdır
* Bütün kapılar kapanmadan önce açıktır,bütün kapılar açılmadan önce kapalıdır,bütün kapılar hayat boyunca ne kapalıdır ne de açıktır sen olduğun için
* Çok değişkensiniz/hatta/yalan bile masumdur/siz/yalan söylemeden önce
* Üzülme düşünüyorlarsa, kötülük iyilik, çirkinlik güzellik dahil herşey insana mahsustur
* Bilgi görünenle algılanan hissedilen ve bu duyuma konulan tepkidir.Her görülen bir tepki oluşturur.Tepkinin oluşmaması sıradanlığa itaat etmektir
* Ezberle değil aklınla yol al
* Gökyüzü gökyüzüdür yeryüzü yeryüzüdür dünya dünyadır ya insan
* Birşeye inandığın andan itibaren kendi gerçeğin(doğrun) biter,fakat somutu görmeden inandığın şeyin gerçekliğini sürdürmek kendi kendini aldatmaktır
* Gerçeğin değil yalanın cesarete ihtiyacı vardır
* İnsanın en büyük kaybı görmek değil öğrenmekle ilgilidir
*Ne zaman yaptığınız şey doğruysa, homurtular tıkırtılar duyarsınız
* aykırı, zıt , karşıt yani paradoks,paradoks olsun olmasin paradokstan çok bir ide var, önemlisi bu ideyi bulmaktır.Kapalı kapı açılır, açık kapı kapatılır,Burda bewegung(hareket)vardır, herşey bu harekete hareketın düşünmenin bağlı olduğu insandadır. Hareket etmezse düşünmezse hiçbirşey olmayacaktır.
Hatice Ener
BİLİNÇ ve ANLAMLANDIRMA KURAMI
İnsanın sahip olduğu bir çok değer,doğruyu, yanlışı, iyi, kötü bütün bunları anlam verme sonucunda çıkartıyor.Çünkü doğru faydalıdır, yanlış zararlıdır bunu deneyerek düşünme eylminde bulunarak, eylem yaparak yanlışı yada doğruyu bulur insan,tabi bu eylemi pratikte değil akılda yapmak şartıyla.Anlamlandırmak yada anlam vermek, bu bilinçten gelir. İnsanın özünde olan bir eylemdir,dışa çıkan bir eylemdir tabiki buda, insanın dünyadaki varoluş statüsünü iyi yada kötü statüsünü, mutlu yada mutsuz statüsünü belirler.Bilinçli insan,anlam verdikten sonra yetenekler dışarı çıkar.Dünyayı anlama, insanları anlama, doğayı, tabiati anlamakta bunun içindedir bütünüyle,buda çok önemlidir insan doğasında.Anlam anlam vermek anlamlandırmak, bilinçten kaynaklanan bir şeydir.İnsanın şeylere anlam vermesi.Bugün insanların sahip olduğu değerlerin kapsamını barındırıyor. Bütün bu kavramlar olgular anlam verme sonucu oluşmustur.Şeye anlam verilir şey bütün olur, bütün anlamlar ve kavramlar,insan bilincinden doğan yaşama isteğinden kaynaklanır.İnsan sürekli anlam verir herşeye.Bilinçlenerek her şeye anlam verdiği andan itibaren insanın sahip olduğu bütün kavramlar kültür iyi kötü vb. bu gibi özellikler oluşur.Anlama ve anlamlandırmak, tarihte kültür oluşum ve kültür değişimleri anlamak ve anlamlandırmak sonucu oluşmuştur.
Hatice Ener
Suyun İzi
*Teori *Araştırma *İnceleme *Bilim
Suyun izi, suyun izini takip edeceksin, uzun süredir ve oluşum evrelerini düşünüp,bunun üzerinde yoğunlaşıp, olma ihtimali dahil kesin bir sonuca vardığımı düşünüyorum.Tabi bilimle uğraşan insanlar bu teorimi kabul etmeyebilir ve araştırmaya değer olduğunu düşünüyorum.Deniz kıyısı şeridindeki su hareketi ve biraktığı izler , akıl mantık, bilim bilgisiyle izlendimi düşündüğüm teorinin gerçekligi belirginleşir. Diyorum ki Dünya yaşadığımız gezegen ilk varoluş an'ı suyla kaplıydı,aklına gelebilecek her yer su kara yok bulunmuyor, güneş ısı'sı, buharlaşma,bugün gördüğümüz durumu oluşturdu.Fotolarda işaretlediğim yerler öyle 50-100 bin yıl değil milyonlarca yıl sonunda oluşmuş belirgin izlerdir yani *Suyun İzi'dir.Nasa, Marsa Perseverance uydusunu yeni gönderdi 18-2-2021, jezero kraterine iniş yaptı ve jezero kraterinde su'yun olma ihtimali var olmuş olabilir gerçekliği vardır.Şunu düşünebiliriz milyar yıl sonra Dünya, Mars Satürn gibi gezegene dönüşür suyun bitmesi,her yüzyılda, bin yılda,milyon yılda suyun bitmesi,dünyayı marsa satürn gibi gezegenlere dönüşür dönüştürür, buna en büyük katkıyı.bilerek bilmeyerek insan başarmış durumdadır.
Hatice Ener
21-2-2021
Felsefe
FELSEFE LABARATUVARI AKIL -1
Felsefenin labaratuvarı Doğadır doğaldır, bugün Bilim labaratuvar ve objeye, materyala ihtiyaç duyarken Felsefe, bütünüyle doğaldır Doğa ve doğaldır labaratuvarı.Gözlem, inceleme, düşünme fikir üretme, bütün bunlar Felsefenin doğal labaratuvarında oluşur. Buda Bilime çok büyük bir akılcı gerçekçi farktır.
Ben şöyle bir örnek vermek istiyorum insanlarda daha iyi farkındalık oluşacaktır Felsefe konusunda.Komedi yada komedyen veya eskilerde kralları eğlendiren soytarılar vardı.Bu komiklik komedyen ve izleyenden ne anlar insanlar,ne´mi anlar oturup kendilerini seyreder ve kendilerine gülerler.Evet insanların soytarıları komiklikleri yada komedyenleri oturup seyretmesi ve gülmesi düpedüz kendisine gülmesidir farkında olmadan.Burdan bu örnekten sonra konumuza gelmek istiyorum.Evet bugün felsefeciler akademisyenler düşünürler sadece türkiyede değil bütün dünyada kendi kendilerini aldatma durumundadırlar. Kendi komedyalarını her gün insanlara öneriyorlar,nedeni bunların bilgi üretmek değil ezber ve alışkanlıkların etrafında dönüp durmalarıdır.Bunları zorlayan neden, sıradan budalalar gibi kendilerini aşamayıp ve korkularına yenik düşmeleridir.
Bilgi yeni bilgi üretilmiyorsa,kendisini tekrarlıyor, merkezde kendi ekseninde dönüyor, ezber ve alışkkanlıktan öteye gidemiyorsa ben o felsefeye felsefe diyemem bu kendisini ve bilgi peşinde koşan insanı aldatmaktan öteye gidemez.
FELSEFE LABARATUVARI AKIL -2
Felsefenin labaratuvarı akıl’da, Doğa doğalı incelemek bugün gerçektende, Bilime çok büyük bir fark atmıştır.Bütünüyle doğal, farklı düşünülmesi budalalıktır, ne bir materyala ne de bir labaratuvara ihtiyaç var.Sadece bir akla bu aklı gözlemleme inceleme özümleme ve gerçekçi düşünmeye ihtiyaç var.Buda doğayı insanları ne kadar farklı ve gerçekçi inceleme başarılırsa, Felsefe, Felsefe labaratuvarı oluşur.Bütünüyle doğal,ezber alışkanlık her türlü merkezcilikten uzak bir Felsefe labaratuvarıdır saf Akıl.Bilimin felsefeye ihtiyacı vardır hatta bilim felsefesiz hiç birşey yapamaz.Bilimin saf katkısız doğal felsefeye ihtiyacı vardır.Doğadan doğaldan ayrılmak insana her zaman kaybettirir.Bugün insanlığa kaybettiren ne felsefedir ne bilimdir, insanın doğadan doğal yaşamdan kopması modernizm denilen histerikli etik bir anlayış ve oluşumdur nedenseli.
Hatice Ener
BİLGİ NEDİR
Bilgi, gördüğün duyduğun, dokunduğun, hisettiğin, sezdiğin düsündüğün herşeydir.Hiç bir bilgi görmeden duymadan hissetmeden sezmeden araştırıp incelemeden oluşmaz.Okumak öğretir olan daha önceden oluşmuş olan bilgiyi.Bilgi nasıl oluşur, gördüklerin duydukların gözlemlerin akıl tahlilinden geçdikten sonra bilgi oluşur.Bu güne kadar var olan bütün bilgiler, görme duyma hissetme üzerine oluşmuştur.Akılda tahlil edildikten sonra bilgi olarak insanlara faydalı hale gelmek için oluşur.Okuduğumuz dehaların bilginlerin bu yöntemlerle bilgileri bizlere ulaştırılmıştır. Araştırır görür, duyar, inceler, akılda tahlil yapıldıktan sonra bilgi olarak bize ulaşır.Okuduğumuz,araştırma bilgi bilim kitaplarını yazanlar nerden aldılar bu bilgiyi yada bilgileri.Görerek, duyarak hissederek, inceliyerek bir şeyi akla taşıyıp akılda tahlil yapıldıktan sonra dışarı bilgi olarak çıkar.Bütün olasılıklar bütün fikir ve tezler ileri sürerek bir şeyin sonucuna varılır.Akılda tahlil edilen herhangi birşey aklın pratiği zekayla çarpılarak ikiye katlanır bilgi daha olgun daha doğru belirleyici bilgi olur.Durumu belirleyen gerçek doğru yanlış bilgi vardır.Bunlar çok önemlidir nedeni bu bilgilerin durum oluşturmasıdır.Hareket tavır belirleme bu doğru veya yanlış bilgiler sonucunda oluşur.Insanin kendi düşüncesini uygulaması kendi durumunu anı belirler.Toplum durumunu halk durumunu yaratan bilgiler aynı realitededir.Dünyada toplumda durum ve sonuç belirleyen yeterli derecede doğru, yanlış, yalan bilgiler vardır.Bunu aşmak için yeterince araştırmak ve incelemek gerekir ki yanlış durum sonuç belirlemekten kaçınılmış olur.Bu sadece, sadece bir insan için değil bir toplum, bir Ülke için de geçerlidir.Bir örnek bu durumu açıklamaya yeterlidir.Tıpta herhangi yanlış yalan bir bilgi uygulaması çok kötü sağlık sorunları yaratır bu hassasiyet ve hata her alanda geçerlidir.Tarihi,sosyolojik,ekonomik,kültürel, tıbbi, gündelik bilgiler anı durumu hareketi tavrı ve sonucu belirleyici etkenlerdir.Bunlardan herhangi birinde yanlış yada yalan bilgi varsa, insanın, toplumun, halkın ülkenin durumunu değiştirecek kadar fonksiyonu vardır ve yeterlidir.Bilgi,gördüğün duyduğun dokunduğun hisettiğin sezdiğin düşündügün her şeydir.
Hatice Ener
AKIL ve MANTIK PERSEKTİFİ
İnsanda,mevcut iki perspektif vardır akıl ve mantık perspektifi.İnsan olaylara akılcı ve mantıklı bakar.Tabiki başka etkenlerdevardır, vicdan erdem, duygu ve hissiyat insan psikolojisiyle ilgilidir.Insanların nerdeyse yüzdesi olaylara akılcı bakar, çünkü hayat denilen yarını bilinmeyen esareti yaşamak zorundadır.İnsan, bilineni düşüncesi doğrultusunda yada yönlendirilerek.Akılcı perspektifin içinde; oyun, yalan, hile, kurnazlık, kötülük iyilikmevcuttur.En sağlıklı akıl diyebileceğim bugün toplum yöneticileri çok büyük bir aldatmacayla,toplumları sürüklüyorlar.Ben buna sadece,insanlara, toplumlara günah, yazık diyebilirim.Zaten insan,sahip olduğu akıl yetisiyle bahsettigim bu denklemin, içindençıkamıyacak durumdadır.İnsan olaya mantıklı baktımı olayın dengeli çözümü gerçekleşir,mantıklı düşünüşün vicdanla beraber çözümcü ve dengeleyicidir.Her ne kadar Hegel koyu bir rasyonalist olsada Mantık bilimi kavramını görebilmiştir. Akıl düşünmenin öbeklerinin bütününü kapsar (duygu mantık psikoloji his vb )fakat çıkar ve menfaat etkisiyle bir çok faydali şey bertaraf olur.Mantıkla olaylara yaklaşmak olayı çözer sorunu bitirir.Insan değil, neden ve sebep çarpıştırılarak gercek ve dogru sonuca varilir.Mantık,karşısındaki şeyi yok etmez yaratır. olayı çözmek için neden ve sebeb araştırılarak akla uygun olan bulunur, akıl merkezdir mantığı harekete geçirir.Bulunan güzel doğru mantıklı sonuç asla akla teslim edilmez.Akıl daha çok kontrolsüzdür, akla teslim edilmez o zaman (yalan hile kurnazlık kötülük) gerçek ve doğru bulunamaz."Aydınlanma nedir?Sorusuna Kant: kişinin kendisinin düştüğü erginsizlik durumundan yine kendi aklını kullanarak kurtulmasıdır."Kant büyük ihtimalle aklın kurnazlığından üç kağıtçılığından v.b habersizdi tabiki Nitzsche'de. Akıl ben merkezlidir, duyu ve hissiyatı bertaraf edecek kadar bencildir.Toplumlarda çıkan kargaşanın yüzde yüzü Rasyonalist (Akılcı) düşünce kavramının eseridir yani Hegel ve hegeli örnek alanların eseridir.Vicdan, erdem duygu hissiyat, rasyonalist düşüncede asla bulunmaz, bu kavramları akılcı düşünceyle bir araya getirmek isteyenlerde insanlara kötülükten başka bir şey veremez.İnsanlar ,alışkanlıklar kazanmış sürü haline gelmiş getirilmiştir.Emirlere, buyruklara, yasaklara sürü olmaya eğilimli ,diğeri bildiği doğru yoldan giden,kendi doğru yolundan giden,gidenin hataları, yanlışları olacaktır, tekrardan başlayacak.Sürü olmaya eğilimli olan bekliyecek emir nerden gelecek.Akılsız akıl tarafından insan, günün nerdeyse yüzdesinde alışkanlıklar mevcuttur insan toplumunda. Alışkanlığın esas kaynağı, kişiyi kendi bilinci iradesi dışında başka yöne yönlendirilmesidir.Durum ve an’a, yönlenmek kendi iradesiyle, yönlendirilmek başka etkenlerin iradesiyle oluşur.Alman düşünür Schopenaour, bu konuyla ilgili bir iletisi olmasada*İnsan hayatına giren bütün nesnelerin, şeylerin, kavram ve olgularınbütünüyle saçmalığı tezini savunmustur,bu tez doğrudur doğruluğunu savunuyorum.
Hatice Ener
İNSAN PSİKOLOJİSİ
İnsan psikolojisinde,farkında olmak farkındalık kavramı, zekanında gelişiminde bir engeldir ki bu farkında olmak yada farkındalık yoksa.Çünkü yaşamda hayatta bir çok şey bir çok şeyin açığa çıkması farkında olmak ve farkındalıktan açığa çıkar.İnsan insanlar bütün zamanlarını boş şeylerle geçirir bu boş şeyler insanda yönlendirme yönlendirilme psikolojisini oluşturur.Bu yönlendirme psikolojisi insanlar arasında etkindir çok etkindir.Bu etkinlik farkındalığı bitirme aşamasını oluşturur.Farkındalığın bitmesi olayları görme anlama düşünme kabiliyetini bitirir.Değilmidir'ki insanların toplumların bütün yaşami alışkanlıklarla geçer.Tabi bu yaşam biçimine kazandırılmış kavramlar vardır, kültür, gelenek görenek, çalışma, eğitim ve insanlara çağla beraber tanıştırılmış ve kazandırılmış yasalar ve kanunlar(Bütünü Degil)vardır.Duyabiliyorum birileri buna karşı gelecek neymiş insan düşünüyor insan akıl sahibi, tabiki tabiki fakat bu insan aklının insana zarar verme insanı yok etme aşamasındaysa ben onlara akademisyenlere soruyorum.İnsanin böylesine güzel vasıflara sahip olupta özgürlüklerini kısıtlayıp sürüler haline getirip, demokrasileri yeterli değil, insan haklarına önem verilmiyor gibi dalaverelerle, insanları sürü haline getirip savaş çığırtkanlığı nedendir.Yazdığım gibi, kültür, gelenek görenek, çalışma, zaman, eğitim, kanun yasa kavramları, bütünüyle insani özgürlüğünden ve gerçek kimliğinden uzaklaştırıyor.Nedir insanın gerçek kimliği, insanı doğanın bir parçası olarak görüyorum bir ağaç ağaçtaki bir yaprak bir çiçek nasil'ki anını bitirip bitişi varsa insanında bir farkı yoktur.Değilmi'ki insan An`ı yaşarken zaman diye bir kavram uydurmuşlar şu kadar yıl şu kadar ay değil, değil böylesine kavramlar baştan sona saçma ve yanlıştır insanlara herhangi bir faydası bulunmuyor insanı robotlaştırmak sürüler haline getirmekten başka bir işe yaramıyor.insan doğadan gelmişken ve doğalken, hastalıklı bir kalıba koymak bahsini geçtiğim, kavramlarla insan psikolojisine çok büyük zarar veriyor.Psikologlar genellikle, insan psikolojisinde, algılama ve öğrenme, kavramlarını referans alır ön plana çıkartırlar.Fakat insandaki insanlardaki en belirgin özellik zekayi geliştiren en belirgin kavram *farkında olmak *farkındalık kavramıdır.Çünkü hayatta yaşamda öğrenme ve algılamanın haricinde, başka bir kavramın varlığından bu psikologlar habersizdirler.Farkında olmak ve farkındalık ayrıca dikkatle iç içedir çünkü insanlar genellikle hayatta yaşamda bir çok şeyi olaylarin % 90 yada %99 diyebilirim farkında olmadan geçiştirirler yada Neden? sorusunu sormazlar, görmezden gelirler, yada göremezler, yada görmek istemezler, buda öğrenilecek bir çok şeye, bilgi üretimine engel oluşturur. Psikolojide farkında olmak farkındalık kavramı,zekanın gelişiminde bir engeldir'ki bu farkında olmak yada farkındalık yoksa,çünkü yaşamda hayatta bir çok şeyin açığa çıkması, farkında olmak ve farkındalıktan açığa çıkar.Neden, sebep sonuç, insanı ilgilendirmiyor herhangi bir olay karşısında herhangi sıradan bir yaşamın belirgin özelliğidir.
Hatice Ener
DİNAZORLARIN AYAK İZLERİNDE
Bu gidişin sonu nereye deyince, herkeste bir fikir düşünce oluşur yada gördüğünüz şahit olduğunuz bir durum bir zamanın oluşumu gidişi.Hep beraber gidelim nereye gideceksek.Yalnızlık bir köpektir ısırdıkca çogalir onun için yalniz gitmekten korkarsınız,hani korkmakta iyidir tedbirinizi alırsınız neye karşı her gün çapraz dolanan kafalara mi.Yada çekeceginiz varsa yalniz kalirsiniz gidersiniz gittiginiz yola.Su çekersiniz topraklar yine kuraktır bir türlü yesermez, belki de topraklarin suya doymamasi kurakliktan yesermeyi bilmemesi yada alışkanlıktan yada ne bileyim dinazorların geçişinin bitmemesi.Etrafınıza bakarsınız bir şey farketmezsiniz görmezsiniz, anlamazsınız ,anlaşılmak istenmez aslinda farkedersiniz seçemezsiniz ne olduğunu algilayamazsiniz...Ya isimlerini bilmezsiniz ya tanimazsiniz ne oldugunu bilemezsiniz.Öylesine kalabalik ki bazen, ölülerden daha çok olduğunu bile düğünebilirsiniz aslinda çokturlar her birinin yaninda bir de ruhu vardir ne zaman çikacagini bilmeden gezdirir habersiz hatta hepsi ölüdür dünya makaramı'ki ip sarıyorsun etrafına.Birisini çevirip sorarsiniz, nerden gelip nereye gittigini alacaginiz cevap hep aynidir telas.Yasamak basarmak kurtarmak sahip olmak güzele ulasmak.Yasamak insan gibi nasil ki hayvandan farkliysa tabi yasama sansi verilmisse.Başarmak parmaklarinizi geçirirsiniz toprağa malesef hani kurakti ya.Kurtarmak of of en zoru neyi hangisini kurtaracaksin erozyondan o kadar çok ki kurtarayim derken batabilirsiniz.Sahip olmak gülünç ve komik, kurak topraklarda neye.Yine kaldin mi tek başina, dünya'da tek başına ay da güneş'te sonsuz bir evrende.O zaman bulduk yine kalabalığa gideceksin, yalniz kalsanda çaresiz kalsanda onca yoldan sonra umut vardi ya şimdi umuda sarilacaksin belki, belki diyerek.İnsandir doymak bilmez hem kendisini hem ruhunu doyuracaksin. Belkiler belkileri bitirmeyeceksin, biri elinden alinirsa diğerine koşacaksin kurak topraklari çölleri yeşertene kadar.Tabi topraklar yeşermeye niyetliyse küresel kronik hastalik.Yada hersey batmışsa beraber batacaksin ,kurtuldun mu yalnizliktan teninden çikti mi diş izleri.Evet yine ayni şey, bu gidisin sonu nereye hep beraber! . Hep beraber gidelim, gidelim de zevkler ve renkler tartışıliyor, bilindigi kadariyla tartişılmazdı espri niyetine mi yoksa hinlik mi.Başkasının rengine ve zevklerine neden karışırsın, siyahi seviyorsa kendi sorunu elebette beyazı bulmasını ve sevmesini de bilecektir.Müdahale, belki bildiginden belki bilmedigindendir yada yardimci olmak istemesindendir.Devletin yardimini isin içine katmiyoruz baslibasina kronik bir hastalik, basini döndürür döndürür seni satin alir ve satar.Hem kendisi hem bulastirmasi. Aslinda bu gidisin sonu hiç iyi degil, kurak topraklari çöllere su yetistirirken sularin bitmeside vardir tasarruf yapacaksin gidis belli oldu bir avuç tassaruf bir avuç çöl. Yasama telasi vardi, acaba bir hastalik ya da bulastirilmis bir kronik hastalik mi kronik olabilir, bunca yasam, zaman ve evrimden sonra mutlak kroniklesmesi gerekir, ayak uydurdukça ayak uydurmaktan baska çare yok mu.Bu gidişin sonu nereye demeden, dinazorların ayak izlerinde çimler yine yeşerir yine yine yorulmadan bıkmadan daha büyük bir istekle güzel şeyler görene kadar.
İNSAN ve BİLİNÇ
Farkındalık yada Farkında olmak.İnsana bakıldığı zaman, doğuş, büyüme, gelişme aşamasına bilinçlenme eklenir.İnsanın bu dünyada, yaşamdaki tavır hareketleri, bilinçlenme derecesini izlenmezse görülmezse, dahi akademik olarak ortaya konulur.Iyi ve kötü oluşurken, bilinçli gözlemden sonra açıkça tavır, hareket bunların kapsamı ahlak açıkça belirgindir.Oluşmuş bir olayı, iyi yada kötü diye ayırmak insanın bilincine bağlıdır.İyiyi bilen bilinç kötüyü yapmaz, iyide vicdan vardır hem kendine hem başkasına karşı sorumluluk vicdani.Bilinci, faydalı hale getirebilecek en önemli kavramlardan biri ahlaktır.Sonsuz bilinçli olsa, insanda ahlak yoksa, kötünün oluşumu iyiden fazla duruma gelir.
AN TEORİSİ- 1
Zaman diye bir şey yoktur AN(Moment) vardır.Bilimde 360 meridyenin hayal diye tanımlanması gibidir zaman.İnsanın bir yaşam tarzı haline getirip yaşadığı hatta alışkanlık haline getirip yaşadığı olmayan negatif formattır.Milyonca trilyonca an farklılığını yaşıyor insan, bu da çok geniş aynı manada kısıtlıdır,Dünyadaki milyonlarca insan kendi an‘ını yaşıyor.Bir insanın yaşadığı AN insanın yaşadığı başka bir an’a uymuyor ve başka bir insanın yaşadığı an‘a uymuyor farklı an‘lar bunlar, buna an farklılığı diyebilirim.Bu arada yine, insanları engelliyen bu hareket tavırlar saboteler, tabiki insanların bütün an‘larını aynı kılmaya,aynı dereceye, aynı endekse getirmeye çalışmaktır bu da insanlara getirilen zarar ve kısıtlamadır. Dolayısıyla her insan kendi an‘ını yaşıyor ve farklı yaşıyor.Bu tahmin edilemez dünyada milyonlarca insan var, herkes bir AN o an’ı yaşıyor bunu engellerle kısıtlamalarla,herkesi aynı ana uydurmak, insana aynı şeyleri yapma endeksine getirmek insana,insanın doğal yapısına ve doğasına aykırıdır.